Almanya’daki Brutuslar!

Sebahattin Çelebi

Almanya’da çeşitli siyasi partilere katılarak, siyaset yapan Türk kökenli politikacılarımız bulunuyor. Bu arkadaşlarımızın bulunması hepimiz için memnuniyet verici gelişmeler. Bu topraklara aidiyetimizin, en önemli işaretlerinden birisi bu. Yaşadığımız ülkenin kaderi, bizim de kaderimiz olduğu için, politik arena da yer almak hepimiz için çok önemli.

Son zamanlarda ne yazık ki, nereden geldiğini, nereye ait olduğunu unutan ve memleketimizi ve insanımızı küçük düşürmeye çalışan politikacı kılıklı arkadaşların komikliklerine şahit olmaya başladık.

Bunlardan en talihsizi, Efgani Dönmez denen zavallının Avusturya’da yaptığı açıklamalardı. Kendi görüşünden olmayan insanları “sınır dışı ettirmek” isteyen bu zavallı, aslında gördüğümüz ilk örnek değildi. Daha önce de Almanya’da “Partim istediği için Türkiye aleyhine el kaldırdım” diyerek itirafta bulunan Hakkı Keskin’i Avrupa’da yaşayan Türkler çok yakından bilirler. Keskin’den sonra Almanya Türk Toplumu’nun başına geçen Kenan Kolat adlı şahsın, “Türkiye’nin AB üyeliğinin dondurulması gerektiği” şeklindeki görüşünü duyduk hepimiz. Kolat, sevyisizlikte sınır tanımayıp, Merkel’e de bir mektupla bu talebini ileterek, selden odun kapma yarışında abisi Hakkı Keskin’i aratmadı doğrusu.

Kimse hükümeti ve Erdoğan’ı eleştiremez demiyorum. Elbette eleştirebilir, ancak bunu yaparken, bir yerlere şirin görünmek için ülkesinin AB üyeliğinin dondurulmasını istemeyi nereye oturtacak, ne olarak adlandıracağız?

Yeşiller’den politika yapan bir politikacımızın akla ziyan açıklamaları da hafızalarımızda hala güncel. Mezhepçilik yaparak, 70 binin üzerinde insanın ölmesine sebep olan Beşer Esad’a sahip çıkan ve bu uğurda kendi seçilmiş başbakanını “savaş suçu”’ işlemekle itham eden bu şahsın bu tavrını hayret ve tedirginlikle izledik.

Seçimlere katılana ve Meclise girinceye kadar herkesi kucaklayan politikacılarımızın son zamanlarda birden bire “azılı militan” oluverdiklerini görünce ürpermeye başladık. Takiyyeci bu zihniyetin değerlendirmesini elbette vatandaşlarımız yapacaklardır.

Bu şahısların, Avrupalı Türklerin sırtına basarak geldikleri makamın hakkını vermelerini ve en azından asgari müştereklerde bir araya gelerek daha kucaklayıcı mesajlar vermelerini bekliyoruz. Birbirimizin farklılıklarını öne çıkarmanın, aramızdaki küçük ayrılıklardan pirim yapmaya çalışmanın kimseye faydası olmayacaktır.

Avrupa’da hangi görüşten, hangi düşünceden olursak olalım, ülkemiz ve milletimiz söz konusu olduğunda “asgari müşterek” bu değer etrafında toplanabilmeyi bilmeliyiz. Türkiye kökenli siyasetçilerin de ortak noktalara vurgu yapmasını beklemek, bir vatandaş olarak en tabi hakkımızdır.

Almanların da, her dernek temsilcisini Türklerin temsilcisi zannedip aldanmamaları gerekiyor. Avrupa’da bütün Türkleri kucaklayan hiçbir Türk derneği bulunmuyor ne yazık ki. Üç beş kişiyle bir araya gelip, kendilerine Almanya Türk Toplumu diyen her uyanık dernekçiye karşı Almanların da dikkatli olmasını ve bu çıkarcıların suyuna gitmemelerini öneriyoruz. Nitekim özellikle sosyal medyadaNEIN, die “Türkische Gemeinde in Deutschland e.V.” spricht nicht für mich! adlı üye sayıları binlerle ifade edilen gruplar kuruldu. Yine aynı sloganla tişörtler basıldı, imza kampanyaları düzenlendi.

Ülkemizi modern, demokratik bir sistem olan Avrupa Birliği projesi içinde görmek, Türkiye kökenli vatandaşlarımızın çoğunluğunun hayalidir. Avrupa’da buna karşı çıkan yeterince Avrupalı politikacı zaten var.

Bir yerlere şirin görünmek adına iki yüzyülük sergileyen “Brutuslar”a tahammülümüz yok.

Hele Berlin’deki sosyetik Brutuslara, hiç!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *