O yaz…



Karlar altında kalışımızın, hüzün kuşağımızın temmuzudur bu. Titreyen yanlarımızı.. acılarımızı ve hayata dair bütün yaşadıklarımızı sorgulayışımızın mevsimidir… Yanlışlarımızı.. günahlarımızı yatırıp teneşirlerde yuma.. hayata ve ahirete dair umutları birleştirme vaktidir şimdi. Umut etme vaktidir.
Umut ayının, son dönemecinde; o yazdayız, şimdi.

Mevsimler adına bildiklerini unut şimdi.

Yaşadığın kasırgaları.. fırtınalar ortasında kalışını da unut… Ruhunu pişirecek o yaz… Seni adam.. seni kul edecek.

O yaz, başka bir yaz… Başka bir ülkeden.. başka bir mevsimden.. başka bir tatda.

Ruhunda derin izler bırakacak o yaz…

Bir gün, kuyulara atıldığını hissedeceksin Yusuf gibi. “Sultanlık kuyunun dibinde başlar” diyecek bir gece, bilge dolunay.

Sonra..

Sonra “Köle olmadan, sultan mı olunur” diye haykıracak bir esir tüccarı…“Senin rüyaların olamaz, sana görmek değil, tabir düzmek düşer”diyecek şehir eşkiyaları…

Bir Firavun’un ter kokulu rüyalarından, izzete, şerefe ve sultanlığa ulaşacaksın sonra…

Bolluğu, bereketi.. ardından açlığı.. kıtlığı.. yokluğu yaşayacaksın…

Bütün aşklar paralanacak sırtında… Kuyudan Züleyha’ya yol bulacaksın…

Sonra..

Sonra o yazın, Yusuf’a da uğradığını anlayacaksın.

Affı, insafı öğretecek sana, sultan yapmadan evvel Rabbin…

Atıldığın kuyulara bir kırık tebessümle bakacak, “Hey gidi günler” diyeceksin sonra…

Sarılırken düşmanlarına, “Herkesin, taşlı bir Taif’i vardır” diyeceksin belki, kimbilir!

Sonra o yaz, üzerine, içini acıtan öyküleri bırakıp gidecek…

Ve sen, gelecek sonbahara, o yazdan kalan anılarla geçeceksin…

En hüzünlü hasretleri yüreğine bırakıp geçecek o yaz… Belki senin “hüzün mevsimin” olacak.

Ama geçecek…

Geçecek…

Ve sen o yazı…

İnan…

inan özleyeceksin…

© SEBAHATTİN ÇELEBİ | celebi@celebi.de

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *