Ecevit ve Kur’an-ı Kerim

Zaman gazetesi yazarı Abdullah Aymaz, 26 Eylül 2005 tarihli köşe yazısında dergimiz Platform’da yayınlanan Ecevit röportajından geniş bir alıntı yapmıştı…

Ecevit ve Kur’an-ı Kerim

ABDULLAH AYMAZ

ZAMAN, 26.09.2005  PAZARTESİ

Almanya’da neşredilen “Platform” dergisinin sahibi Sabahattin Çelebi, Bülent Ecevit ile bir röportaj yapmış. “Işığı ve kurtarıcıyı arayan Karaoğlan Mustafa Bülent Ecevit” başlıklı bu röportajdan bazı bölümleri aktarmak istiyorum. Bülent Ecevit diyor ki:

“Politika içimdeki duygusallığı köreltmek şöyle dursun, birçok esin kaynaklarımı, siyasetle ilgili gözlemlerimden elde ettim. Sanırım şiir kitabımdan sizde de var… Orada mesela “Pülümür’ün Yaşsız Kadını” adlı bir şiirim vardır. Pülümür’ün bir dağ köyünde ismini söyleyemeyen, yaşlı, fakat çok zeki bir hanım eşimle bana vekâlet etti. Bir depremden hemen sonra. Ondan çok etkilendim. Sanırım en çok tutulan şiirlerimden biri oldu. Orada siyaset yapmadım. Ama siyasî gelişmelerden doğal olarak etkilenmiştim.

Mesela “Bir Cudî Öyküsü” adlı şiirimi, Türkiye’de korkunç olayların yaşandığı 60’lı, 70’li yıllarda yazmıştım. Cudî Dağı’nda bir köye çok büyük zorluklarla eşim Rahşan’la beraber gitmiştik. Ne yol vardı ne de başka bir şey. Dağ başında dünyaya ilgisiz bir avuç insan vardı. Bunlar ciddi sağlık sorunları sebebiyle zayıf kalmışlardı. Oradayken çok ilginç bir etkilenme altında kaldım. Cudî’yle ilgili, orada olup bitenle ilgili şiirimi yazdım. Öte yandan mesela Çanakkale, siyasî açıdan bütün dünyayı ilgilendiren bir yer. Fakat aynı zamanda Türkler için edebiyat açısından, ruhiyat açısından son derece önemli. O konuda uzun bir şiir yazdım; ama bunu şiir yazayım diye yapmadım. Çanakkale’nin ben de meydana getirdiği esinle kaleme aldım. (…)

Bu konularda Türk İslam tasavvufunun benim üzerimde etkisi çok oldu. Türk İslam tasavvufunu, Anadolu topraklarına önce Kuzey Irak’taki Türkmenler, ondan bir süre sonra da diğer Türkmenler taşıdılar. Oradan kaynaklanan esinler bizim insan anlayışımızı da etkiledi. Olumlu yönde etkiledi. (…) Arapça bilmediğim için kendi kitabımızı Türkçe mealinden okuyorum. Ahmet Hamdi Bey adında bir Diyanet İşleri başkanımız vardı. Çok iyi yetişmiş bir din adamı idi. Onun feyzinden yararlandım. Kapı komşumuzdu. Bizim nikahımızı da o kıydı. Türkiye’de Kur’an-ı Kerim’i sağlıklı bir şekilde geliştiren, değerlendiren başka din bilginleri de vardı. (…) Kur’an-ı Kerim’i gerçek anlamıyla vatandaşlara ulaştırdığımızda, olağanüstü şeyler bulmak mümkün.

Kur’an-ı Kerim sadece bir din aracı değildir. Çok iyi bir rehberdir. Onu okurken, onun hangi koşullar altında, neleri geliştirdiğini iyi hesaplamak gerekir. Bir diplomat olarak, bir politikacı olarak, bir bilgin olarak ayetlerde çok şey bulunabilir. (…) Benim Kur’an’dan etkilenmeme gelince… Klonlama uygulanacak olursa, ona karşı engelleyici birtakım şeyler sağlamazsa, bir felâket olabilir. Robotlardan bahsettikten sonra, ilk kez Peygamber’imizin getirdiği Kur’an’da bu konu dile getirilmiştir, dedim. Ra’d Suresi 16’ncı âyette böyle bir beyan vardır. Aradan bir yıl geçmesine rağmen kimseden bir ses çıkmadı. Yargımın doğru olup olmadığı konusunda emin değilim. Kur’an’dan bu tür esinlemelerim olmuştur. (…)

Eğer biz Kıbrıs Harekâtı’nı zamanında ve kararlı bir şekilde yapmasaydık, orada Türklerin tümü katledilecekti. Ancak o harekatı yapmakla bu tehlikeyi önledik. Hatta Rumlar için de önledik. 15 Temmuz günü Yunanlı subaylar adına saldırı yapıldı. Ben derhal Londra’ya hareket ettim. İngilizlerle konuşuyorduk, o arada ertesi gün Amerikalılar da geldi. Bir ara, hava almak için kitapçıların bulunduğu bir caddeye gittim yürüyerek. Ben camekanlarda kitaplara bakarken, karşı kaldırımdan yüzü tanıdık gelen beş altı kişi koşarak geldi; “Siz Ecevit misiniz?” dediler. “Evet” dedim. Meğer Kıbrıslı Rumlarmış. “Bizi sizler kurtaracaksınız, ama sakın oyuna gelmeyin.” dediler. Aslında Rum halkı içinde de bu gerçeğin bilincine varanlar vardı.”

Bu röportajda daha pek çok meseleye temas edilmiş. Ben sadece dikkatimi çekenleri aktarmaya çalıştım…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *