Veli Küçük, Alman “kader arkadaşı”nın akıbetine maruz kalır mı?

Ergenekon, yeniden gündemimizin baş köşesine oturdu.

Olaya safsata gözüyle bakan, dudak büken çevrelerde bir garip tedirginlik dikkat çekiyor nedense. Yargıtay Onursal BaşsavcısıSabih Kanadoğlu‘nun açıklamalarında gizli mesajlar dikkat çekiyor.

“Yargı kendi haline bırakılırsa, bu işin üstesinden gelecektir…”

Evet, doğru!

Üstesinden gelecek, örtbas edecek, dosya kapatılacaktır.

Tıpkı Susurluk’ta olduğu gibi!

Yargı içindeki bazı çevreler, Ergenekon’da dibe vurmuşlardır. Paçalarına bulaşan çamurun telaşıyla bugün nedense, yargının bağımsız olmadığından dem vuruyorlar. Paçalarındaki çamuru örtbas etme girişimlerini saftirik (!) Türk halkı görmüyor, anlamıyor sanıyorlar! YARSAV Başkanının, nefret, kin ve hamaset dolu konuşması da nedense bir başka tedirginliği ortaya koyuyor.

Devlet içinde.. devletin her yapısında çöreklenmiş, örgütlenmiş bir yapının tedirginliği…

“Konsey” üyesi abilerinin gözaltına alınması, evlerinin aranması bu tedirginliğin en büyük sebebi. Türkiye’nin yakın-uzak tarihinin şifreleri yatıyor bu davada. Muhtemelen 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, Maraş olaylarının, Sivas Madımak olayının şifreleri de. Hırant Dink, Malatya Misyoner cinayetleri, Danıştay suikasti konusunda da artık daha fazla somut bilgiye sahip savcılar. Sabancı suikastinin teslim olan zanlısını hapiste öldürenlerin, nezarethane penceresinden selam söyledikleri Veli Küçük etrafında düğümleniyor bu şifreler…

Zamanla umuyorum ki, bütün gerçekleri göreceğiz hep beraber…

Benzer olay, neredeyse birebir Almanya’da cereyan etmişti bundan tam 28 yıl önce. Daha önce yazmıştım ama, son günlerde yapılan Ergenekon kazılarının ardından ortaya çıkan, bu kadar benzerliği yeniden hatırlatmadan kendimi alamadım doğrusu…

Malum Alman yakın tarihinin en önemli terör olaylarından biridir Oktoberfest eylemi. Oktoberfest Alman toplumu için çok önemli bir bayramdır ve ülkenin en muhafazakar eyaleti olan Bayern’in başkenti Münih’te düzenlenir. 26 Eylül 1980’de düzenlenen bombalı saldırıda 13 kişi hayatını kaybetmiştir.

Olayda kullanılan patlayıcıların kaynağı araştırıldığında çok ilginç bulgulara ulaştı Alman savcılar.

Olayda kullanılan patlayıcı maddeler, Lünerbuger Heide adlı ormanlık alanda görev yapan bir Alman birliğine ait “gizli depo” kaynaklıydı. Ve işin en ilginç tarafı, bu depoyu işleten ve Alman Gladio‘suna bağlı olarak görev yaptığı tahmin edilen Heinz Lembke adlı şahsın, Oktoberfest eyleminin kahramanı Köhler gibi aşırı sağcı özellikler taşımasıydı.

Alman Aksiyon Grupları Birliği adlı aşırı sağcı terörist örgütün içinde üye konumunda bulunan Raymund Hörnle ve Sibylle Vorderbrügge adlı iki isim, Oktoberfest terör saldırısından tam bir gün sonra, aşırı sağcı Heinz Lembke‘nin kendilerine, silahlardan, patlayıcı maddelerden, cepnanelerden ve silah depolarından bahsettiğini anlatacaklardı. Bu açıklamanın ardından,Lembke 33 illegal silah ve patlayıcı madde ile birlikte Uelzen adlı şehre bağlıLüneburger Heide adlı ormanlık alanda 1981 yılında yakalanacaktı. Lembkekontrolünde 33 silah ve mühimmat deposunun olduğunu ortaya çıkaran dönemin Cumhuriyet Savcısı, bir süre sonra Lembke‘yi hücresinde “asılmış”olarak bulacaktı.

Neler neler bulunmadı Lembke‘nin gizli cephaneliğinde…

14 bin mermi, 50 panzersavar, 156 kg patlayıcı madde, 258 el bombası.

Bizdeki bazı aymazlar, ya da kasten işi çamura yatmaya kadar götürenler,“Bulunan Ergenekon silahlarıyla darbe mi yapılır” demeye getiriyor, akıllarınca milleti aptal yerine koyuyorlar. Elbette, bu silahlarla darbe yapılmaz. Türkiye’de darbelerin merkezi Genelkurmay’ın içidir, dışı değil. Ancak bazı çevreler, Genelkurmay’ın içini tahrik etmek, askeri sokağa çekmek, siyasete çekmek için, Danıştay koridorlarına silahlı bir avukatı gönderir, takır takır adam vurdururlar.

Genelkurmay Başkanı büyük bir nefretle, bütün programını keserek cenazeye katılır, ortam gerilir.

Kararları, Ergenekon Konseyi verir, taşeron örgütlere işler ihale edilir. Sağa sola gömülü silahlar çıkarılır ve toplumu ayağa kaldıracak, gerilimi tırmandırabilecek kim varsa, vurulur!

Benim korkum, bütün düğümün odağında bulunan Veli Küçük‘ün başına bir şeyin gelmesi. Olur da bazı çevreler Türk tarihinin en önemli davasını örtbas etmek için Veli Küçük‘ü veya İbrahim Şahin‘i feda ederse hiç şaşırmam doğrusu…

Sabancı suikasti zanlısını hapiste temizlettirenlerin buna gücü neden yetmesin ki!

Veli Küçük‘ün veya İbrahim Şahin‘in başına bir şey gelirse, Almanya’daLembke‘nin hücresinde asılı bulunmasının ardından dönemin İçişleri Bakanının yaptığı açıklamayı biz de, bizim yetkililerden duyarız sonra…

“Herhangi bir bağlantı yoktur…”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *